2 Aralık 2014 Salı

Doğa ve İnsan

     İnsanlık denildiğinde akla gelen yaratıcılıktır. Yani doğruyu ve gerçekliği felsefe esaslarına göre denemiş ve yaşamıştır. İnsan doğanın bir parçasıdır. Böyle olmasına rağmen neden doğaya en çok zarar veren kendisidir. Doğayla bütünleşmesi gerekirken hem kendisine hem de doğaya gittikçe yabancılaşıyor. Kendisini yaratan doğa, daha sonra insanları yarattı. Bu anlamda insanoğlu yaratıcısına (doğaya) da büyük bir haksızlık yapmaktadır. Hiçbir canlı, insanoğlu
kadar diğer canlılara karşı zorba değildir. Fakat insan böyledir. Yani hem kendi türüne hem de diğer canlı türlerine karşı korkunç despot, iktidar ve korkunç tahakkümcü ve sömürgecidir. Yani en zorba iktidardır. Doğaya zarar vermek aslında kendine zarar vermek demektir. Bu şekilde olmasına rağmen insan niçin parçası olduğu doğaya zarar vermekte ve acıtmaktadır. Anasını (doğayı) neden sömürmektedir? Anayı sömürmek, insan olmaktan çıkmak demektir. Doğaya zarar vermek insanın kendisine yaptığı en tehlikeli iştir. Affedilemez. İnsanlık gerçeği özgür doğa yaşamıdır. Fakat insan gerçekliğine binbir hile uygulamıştır. İnsan ikinci doğa olmasına rağmen kendi yaratıcısına haksızlık edip sömürüyor.

Doğa kendisine emek vermiş, ihtiyaçları oranında üretici ve yaratıcı olmasını sağlamış ve de öğretmiştir. Bunu yaparken de, yaşama da renk vermiş, insanın yaşamını da kendi adaletli kucağında büyütmüştür. Şimdi bu anlamlı yaşam, ikinci doğa (insan) tarafından zorba iktidarla tahakküm altına alınıp anlamından uzaklaştırılıyor. Birinci ve ikinci doğa arasındaki kırılmanın sebebi simbiyotik ilişkinin kopmasıdır. Bu ilişkiyi koparan da, kapitalist modernist paradigmanın kendisidir.

İnsanı evcilleştiren doğadır. Yaşamına renk veren, anlamlı kılan, yine onu eylemci kılan doğadır. İnsanın hayatını birinci dereceden etkileyen, değiştiren-dönüştüren doğadır. Elbette insan da doğayı aynı şekilde evcilleştirip, dönüştürmektedir. Yani insan kendi kaynağını birinci doğadan alır. Kendi eylemselliği, farkındalığı, bilinci ile faydalanıyor. Burada yaratım ve inşa gücü devreye giriyor. Ama bu inşa gücü, doğayla hiyerarşik ilişki geliştirmesini gerektirmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder